Adalet ve vicdan cehaletin pençesine düşerse

Efnan Atmaca – Yıl 1692, yer ABD’nin Salem kasabası. Birileri kendilerini cezadan kurtarmak ya da hoşlanmadıkları kişilerden kurtulmak için ötekileri cadılıkla suçluyor. Mahkeme kuruluyor, tartışmalar oluyor ama adalet hep tek taraflı bakıyor. Büyük tartışmalar yaşanıyor, işkenceler uygulanıyor ve sonra cadılıkla suçlananlar idam ediliyor. Arthur Miller’ın tiyatro tarihinin klasikleşmiş oyunlarından biri “Cadı Kazanı”. Geçen sezon İBB Şehir Tiyatroları tarafından Yiğit Sertdemir’in yönetmenliğinde ilk kez sahneye konuldu. Prömiyerinden itibaren gerek Sertdemir’in rejisi gerek oyuncuların performansıyla hep övgüler aldı. Bu sezon da kapalı gişe oynamaya devam ediyor. Ne yapıp edin mutlaka “Cadı Kazanı”nı izleyin, hatta izlediyseniz bir kez daha izleyin. Oyunun kahramanlarından John Proctor’un “İnsanları cehaletten kurtaracak olanların gevşemesi yüzünden, benim gibilerin gevşemesi yüzünden, sizin gibilerin, yalana bile bile gerçek diyen sizin gibi kara vicdanlı insanların yüzünden, Tanrı lanet ediyor soyumuza!” sözleri kulağınıza küpe olsun.

Doruğa çıkan şiddet

Miller oyununda Salem’deki olaylar üzerinden 1950’lerde McCarthy döneminde yaşanan komünist avına ve doruğa çıkan şiddete çarpıcı bir eleştiri getiriyor. Bunu öyle güçlü yapıyor ki pek çok döneme, pek çok olaya, pek çok yaşanmışlığa da gidiyor o ucu sipsivri eleştiri okları. Çünkü dünyanın her daim ihtiyacı olan adalet ve vicdan kavramlarını tartışmaya açıyor. Salem’in paragöz ve insanlara Tanrı’yı sevdirmekten çok cehennemle korkutmayı seçen rahibi; kızı Betty, yeğeni Abigail ve üç kızı ormanda dans ederken yakalıyor. Rahip, meslektaşı Hale’i Salem’e çağırarak bu işi çözmek istiyor. Ama kızlar cadı damgası yememek için başkalarını cadılıkla suçluyorlar. Onların iftirası öyle yayılıyor ki neredeyse köyde adı cadıya çıkmayan kalmıyor. Abigail’le yasak ilişki yaşadığı için kendini bir türlü affetmeyen John Proctor, eşi Elisabeth ve köyün en bilge kadını Rebecca Nurse de bu avdan nasibini alıyor. Olaylar çığırından çıktıktan sonra birileri düzeltmeye kalksa da iş işten geçmiş oluyor. Çare John Proctor ve Rebecca Nurse’e suçlarını itiraf ettirmeye kalıyor. Oysa bilmiyorlar ki onlar için asıl mahkeme, vicdanları! Cadı kazanları dünyanın her yerinde, her vakitte kaynamaya devam ediyor. Onları engellemenin yolu da vicdan ve adaletten geçiyor.

Ece Bağcı’ya ayrı övgü

İBB’nin “Cadı Kazanı” ajitasyona kaçmadan konunun aslını ortaya koyuyor. Sahne tasarımı, kostüm, efektler hep oyunun özünü öne çıkarmaya yardım ediyor. Oyuncular şahane performanslarıyla seyircinin bir saniye bile gözünü kırpmasına izin vermiyor. Berfu Aydoğan, Berna Adıgüzel, Burak Davutoğlu, Canan Kübra Birinci, Ece Bağcı, Emre Çağrı Akbaba, Eraslan Sağlam, Ersin Sanver, Ezgim Kılınç, Fatma İnan, İbrahim Can, Mehmet Bulduk, Nilay Yazıcıoğlu, Onur Demircan, Ozan Gözel, Rozet Hubeş, Selçuk Yüksel, Selen Nur Sarıyar, Zeki Yıldırım hepsi ayrı ayrı en büyük alkışı hak ediyor. Zaten seyirci de onları hiçbir oyunda yalnız bırakmıyor. Ama Nuri Bilge Ceylan’ın “Kuru Otlar Üstüne”sinde Sevim rolüyle kendinden söz ettiren hatta 59. Chicago Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Oyuncu ödülünü kazanan genç oyuncu Ece Bağcı’ya ayrı bir alkış gerekiyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir